Masmavi bir sabaha uyanmıştım . İçimde telaştan biriktirdiğim anlamsız isteksizlikler o kadar büyümüştü ki , elimden gelse kendimi hiç uyandırmaz açlıktan ölmeye bırakabilirdim . Heh ! elimden hiç bir şey yapamamak bile gelmiyorken ne kadar beceriksiz olduğumu anlatmama gerek yok değil mi . Zaten onu yapacak bir isteğede sahip değilim . İstek değil de yeteneksizim galiba . Başarısız , gereksiz , olmaması gereken ve bunun gibi kelimeleri usta bir ressam eğer insan suretine nakşetmeyi başarırsa gördüğünüz sima benimki olur . " Aslında durum o kadar vahim değil " gibi diyen çok tanıdığım var ama kendi sözlerinin bile parıltısı olmadığını bilen insanlar hepsi . Ama benim için sıkıntı değil cidden . Ben seçtim bu yolu . Ben istedim silinmek , çaba göstermemek . Aslında yenilgiden korkumda beni bu yola itmiş olabilir . Neyse...
Hava o kadar maviydi ki , benim gibi bir insan bile o gün için kötü birşey olmayacağını algıyabilirdi . Apar topar hazırlanıp ayna karşısında tımarımı çektikten sonra pastahanenin yolunu tuttum . Kafamda kollarımı yanına koymaktan hoşnut olduğum sandalyeye oturup çayımın geldiğini düşünüyordum . Sarhoş gibi yürürken duyduğum siren sesi bagırsaklarımı içine patlattıı . Ciyyyuuvv .. Her zaman sakin olan mahallem bir anda kargaşa yerine dönmüştü . Etrafa bakınarak durumu çözmeye çalıştım . Hiç bir belirti yoktu ama 50 m ileriden bir grup insan benim olduğum tarafa doğru koşuyordu .
Paaaatt ! bir silah sesi bi kaç saniye sonra bir başkası . Normalde öyle bir anda silah sesine koşup şansımı denerim diye kurguluyodum hayal dünyamda . Kendimi bi anda Nazan hanımların evinin önünde buldum . 90 ların modası olan kırmızı kiremitli bahçe duvarının arkasında siper almıştım .
Kulağımda çınlama olmasına rağmen gökten zembille yağan mermilerin çıkardığı ince ıslıkları duyabiliyordum . Bir anda Nazan hanımın dolgun göğüsleri geldi aklıma . Onların arasına kafamı hayvanice soktuğumu düşündüm . Bağırışma , koşuşturma ve seri silah sesleri girdiğim halisinasyonun etkisini bozmuştu . Siren sesleri çoğaldı . Kafamı duvara dik bir şekilde uzaklaştırıp yola doğru baktım . İlk defa vurularak yatan birini gördüm . Acaba ölmüşmüydü ? Vücudunda bir parçalanma yoktu ama hiç hareket edicek gibi durmuyordu . Bir kundura sesi duvarın arkasından hızlı bir şekilde bana doğru geliyordu . Duvara iyice yaslandım . Hiç bir şey anlamıyordum . Noluyo du ki ? Hava maviydi ve servisim daha gelmemişti , bense ergenliğimin cırtlak kraliçesi Nazan hanımın bahçesindeydim .
Pat diye gökten birşey indi .
Çocukken kutsal şeylerin gökten indiğini söyleyen bir mahalle hocamız vardı . Benim bu konu hakkında fazla bir bilgim yoktu ama dinleyip anladıklama göre peygamberlere vahiyi cebrail gökten inip öyle sunarmış . Melek kavramını gözümde canlandırırken vücudu parlayan beyaz tenli güzel suratlı kumral sakallı bir erkek belilirdi . Hocam bana cinsiyetini söylememişti ama nurlu tasviri istemeden de olsa ondan almıştım .
İlk gördüğüm şey gökmaviyi delercesine glock tabanca tutan el Nazan hanımlara doğru süzülüyordu . Sonra önümde sim siyah parlak bir deri yığını .Gözümü kapadım . Ağızımda barut ve yağlı demir kokan yumuşacık bir sıcaklık hissettim . Ele doğru dönüp hafifçe gözlerimi açtığımda kafamdaki tüm melek tasvirlerini ışık hızında parçalamıştım .
Melekleri nur yüzlü sanırdım !
Kafama doğrultulan bir silah vardı . Şundan eminim ki bu kadar güzel ölmek için hiçbir iyilik yapmamıştım . Bana bakan korkak ama kararlı kahverengiye esin kaynağı olmuş hafif çekik iki göz , kafa kafaya vermiş iki güneşlenen insana yataklık yapan tırtıklı ve ısırıldığında patlayacak gibi duran kalın bir alt dudak , görünmediği halde ağızına sığmadığı belli olan ve sadece ön ikisi hafif gözükmesine rağmen hiç bir kötü tabiri hakedemeyen dişler ve hafif sırıtmada beni içine çekeceği belli olan çukurlar . Aman Allahım aşık olmuştum .
Kalp atışlarımı arkadan gelen koşuşturma seslerine ayak uydurtup ayakta kalmaya çalıştım . Baktığım gözler bana bir şeyler anlatıyordu . Seslerin yakınlaşmasıyla o kahverengiye ilham vermiş renkler kısılmış ve yerini bir ressamın siyah renkle uçuruduğu kılcal fırca darbelerine bırakmıştı . O an gördüğüm şeyleri tasvir edebileceğim mükemmellikte birşeyle hiç karşılaşmamıştım . gözlerinden yaş aktığını görünce hemen sarıldım . Artık biliyorum melekler kesinlikle erkek değildi .
Sesler en doruk noktasına ulaşıp bir anda yavaştan kısılmaya başlamıştı. Siren seslerinde de kısılmalar vardı . Bana can veren o gözler tekrar açıldı ."Saklanmam lazım". kafa sallayıp göz ucuyla sokağa baktım . Nazan hanımların evinin köşesine eğilerek ilerleyip yan bahçeye atladık . oradan mahallenin yukarısına çıktık . saklana saklana ilerledik . Gözleri yaş içindeydi sanki silah onun değilde benim eliydeydi . Yüzünde şok geçirmiş gibi bir ifade vardı. "Üstünü çıkarman gerek " dedim . Kafa salladı . Deri ceketini çıkardı . Kalbinin hizasında üçgenin içine çizilen , gözümü ayıramayacağım güzellikte herhangi bir anlam ifade etmeyen çiceğimsi motifler bulunan bir dövmesi vardı . Dikkatle baktığımı farkedince gözlerimi oradan ayırıp "Sana kıyafet ayarlamak gerekiyor , gel benimle " dedim . Bakışlarımdan ona bi zararım dokunmayacağını anlamış olmalı ki tereddüt etmeden kabul etti .
Aşk suç ortaklığı demek değilmiydi !
Ceketi buruşturup basket topu tutar gibi avuçladım . Saklana saklana evin yolunu tuttuk . yolda tek kelime dahi konuşmadık . Eve girdiğimizde birden hafif ses çıkararak ağlamaya başlamıştı .Su alıp yanına doğru gittim. Nasıl bir çılğınlık yaptığımın farkında değildim . Garip olan hiç pişman değilim . Bu güzellik , bu vahiy , bir tesadüf , bir rastlantı olamaz .
Yanına gittiğimde sayıklıyordu ."Sakinleş al şunu iç "dedim .
- " Öncelikle üstüne birşeyler ayarlamamız lazım . Ne yapacaksın bundan sonra ? "
+ " Bilmiyorum Bulgaristan'a gitmem lazım , yani gidebilirim heralde . "
- " Sakin ol , tamam ! Kalıcağın herhangi bir yer var mı orada ? "
+ " Neyin peşindesin sen ? "
Hayatımın en anlamlı ve kendime göre en seksi tebesümünü göstererdiğim ender ifademle ;" Sana her yardım etmeye çalışana böylemisin ?" dedim . Şaşırmış bir yüz ifadesiyle bana bakarak . "Hayır neden yardım ediyorsun " . "Başka şansım mı var " diyerek gülümsedim .
Gülümser ama umursamaz ve yakalansa kurtulucakmış gibi bir ifade ile " Hala anlamadım . Hep böyle misin ? " dedi . İçimde öyle bir heyecan vardı ki konuşmamayı seçebilsem yada zamanı ileri sarabilecek bir gücüm olsa idi kesinlikle bu seçenekleri seçerdim . Ama kendimden beklemediğim bi ukalalık ile ; " Bugün yardımsever bi günümdeyim " dedim.
Bunu kendimi şaşırtan bir özgüvenle söylemiştim .
+Güvenebilirmiyim sana .
-Denemen gerek .
+Gerçekten durumum çok farklı .
-Bir polisi vurabilecek durumu cidden merak ediyorum ama öncelikle gardıroptan sana birşey ayarlayalım . Silahını bırakabilirsin korkma sana yardım edeceğim .
Bakışları bana salakça bi laf ettiğimi düşündürdü . Hem bir insan daha ne kadar paylaşımcı olabilir. Bende gitmek istiyordum peşinden her neyin içinde olursa olsun . Bir katil bile olsa , hatta beni vursa bile . Belki son günlerim büyük heyecan içerisinde geçer . Aklımdan beni öldüremeyeceği , boyunun kısalığı , her gün yaptığım boks idmanları ve buna benzer saçma şeyler geçerken katil olduğu gerçeği beynin tam orta yerine kızgın demir gibi çakıldı . Ama korkmuyorum korkmam gerekli miydi acaba . Eski anılarınızı bazen çok saçma hissedersiniz , film izlemişsiniz gibi gelir gözünüze , sanki hareketlerinizi ve kafanızdan geçen düşünceleri siz yapmamışsınız gibi . İşte tam olarak öyle bir anımdaydım ve bunu o an ki zamanda yaşıyordum .Nasıl bi oyunun içindeydim algılayamıyordum . O ara elime gardırobumdaki en küçük ay suratlı tişörtümü ve eski bir kız arkadaşımdan kalan eteği ona verdim .
O an da sırtını bana döndüğünde farkettim o üçgen dövmenin tam arkasında kare içine yapılmış bir kız dövmesine de sahipmiş . Tenine baktıkça ... Hislerime güvenmeyi yıllar önce bıraktım . Gerçi bir şey hissetmeyelide yıllar oldu . Cidden şu an düşününce geçmişimin boktanlığını düşünüyorum . Her bi basamakta dizlerime kramp girmiş gibi onları ovuşturmak için bir üst basamağa oturuyormuşum . Basamak çıkmaktan mı sıkıldım ? Hayır kesinlikle ama sanki çıkmak istediğim basamak o değilmiş gibi . Sanki tırmandıkça asıl varmak istediğim yerden uzaklaşıyormuşum gibi . Nasıl diyeyim başka birşey istemiyorum yada bilmiyorum . Cahilim galiba . O kadar da olumsuz düşünmeyim kendi hakkımda çok hareketli bir günün ardından , o harekete alışıp diğer günlerin monotonluğuna katlanamıyorum galiba . Yada o hareketlilik arasında kafayı sıyırıp ruhsuz bir psikopata dönüştüm . Öyle bir psikopat ki silah tutana gül verebilecek türde bir psikopat . Ama ne bileyim içimde bir his var bu kız hakkında. Gözümle adamı harcadığını gördüm ama ben vurmadım dese inanırım . Hissetmeden çok uzun yaşadım .
- " Seni gördüler mi ? "
+ " Ateş bile ettiler . " Bunu hayatımda gördüğüm en güzel alaycı tebessüm ile söyledi bana .
- " Saçını kesmemiz lazım . Şanslısın ki sana bu konuda da yardımcı olabilecek birine sahipsin ."
+" Ne yaptığının farkındamısın ? "
- " Hayatında hiç kimseden iyilik görmedin mi ? "
+" Ben polis öldürdüm yarım saat önce ."
- " Bi sebebi olmalı . Sürekli adam vuran birine benzemiyorsun . "
+" Bi sebebi var zaten , öldürdüğüm polis bir şerefsiz orospu çocuğunun önde gideni . Erkek kardeşim o kansız piçin avucunun içinde canını verdi . bu kadar kolay ölmeyi hak etmedi o orosbu çocuğu . Ama hayat her zaman adil paylaşılmıyor . İkinci polisi ben vurmadım . bi çatışma başlamıştı zaten ben evinin önünde bekliyordum siren çaldı , silahlar ateşlendi , bi kaç sokak ötemde , o ara kargaşadan yararlanıp oraya gitmeye koyulan polisin yanına gittim kafasına sıktım , sonra hırsımı alamadım bir kaç el daha sıktım, bir orosbu çocuğuna göre çok rahat öldü anında ve ben hiç rahatlamadım . 10 saniye durdum sonra karşıdan bir polis geldi teslim olacaktım ateş etti bana bende kaçmaya başladım kaçtığım sokakta da çatışma oluyordu bi kaç polis aşağı yönde koşuyordu arkama baktım kimse yoktu bende duvardan yanına atladım . O ölen adamın benimle alakası yok ."
Yüz ifadesinde en ufak bir kırıtma yoktu . Ya rolüne çok iyi çalışmış yada anlattıkları doğruydu .Yinede yanağından akan yaştan süphe duymak için zorluyordum kendimi , hem aşıktım hem de süphe duymak için sebep arıyordum ve böyle düşünceler arasında ;
- " O kadar telaşın arasında adını sormayı unuttum ? "
+ " Sevtap "
- " Timuçin "
Sevtap mı ? . Normalde alıngan bir yapım yoktur , mucizelere inanmam zaten . Ama saniyeler içerisinde düştüğüm paranoyaları anlatmaya yetebilecek kadar cümle konuşmaşımdır , çocukluğumdan o zamana kadar . İlk ve aklımda çakılı kalan düşünce kesinlikle ona aşık olduğumu anlamış olmasıydı . İsmi bu olamazdı . Eğer ismi cidden Sevtap ise bunu mucize sayarmıydım . Birden batıl inançları olan biri olup çıkmıştım . İşte o gün neye dönüşecebileğimi kestirdiğim an gelmişti . Yirmi yedi sene boyunca ; ne olabileceğim , neler yapabileceğim aklımı en çok kurcalayan , cevap veremediğim ve cevabını veremediğim içinse kedimi zincire vurduğum sorunlar olmasına rağmen şimdi gözümde bir şeyler canlanıyordu . Ne olacağını bilmiyordum ama canlanıyordu . Sabahları Sevtap'ı öperek uyandırabilirdim mesela . Fütürsuzca , tüm çılğınlığımla , deli gibi isteğim bu kadınla yirmi dört saat sevişebilirdim . Çocuklarımızı ortamıza koyup koklayarak uyuyabilir . Beraber tüm uyuşturucuları deneyebilir , onu koklayarak strestimi atabilir , bilinçli kavgalar , beraber şaçma sapan danslar edebilir , kısa kesmek gerekirse hayatın tüm artı ve eksilerini yapabilirdim . Hayatım ilk defa askeri ücretten değerli olmuştu . Tehlikenin farkındaydım . Bir saat önce tanımadığım bu kadın için herşeyi yapabileceğim gerçeğinin , beni kendimden tiksindirmesi gerekirken , en ufak bir tiksintir hissetmiyordum . İlk defa kendimi bu kadar sevmiştim . Ve bu kadın , bunun kesinlikle farkına varmamalıydı .
Konuşmamız kesilmişti . Bende ortamın büyüsünü dağıtmak için onu banyoya götürdüm . Saçlarını kısaltacaktık . Kulak memesini hiza belirlemiştik . Omzunu sol tarafındaki dövmeden gözümü alamıyordum . İlk defa bir kadın saçı kesmeme rağmen fena bir iş çıkarmamıştım ve karşılığında güzelbir tebesüm almıştım , üstünü nasıl ödeyeceğimi düşündüm . Gittikçe daha tehlikeli şeyler yapacaktım . Duşa girmişti . Bende bilgisayarımı açıp Bulgaristan rotasını oluşturmaya koyuldum . Edirne üzerinden geçecektik oraya yalnız çözülmesi gereken bir dünya problemin olacağının henüz farkında değildim .
GÜNCELLENECEKTİR !!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder