Düşlediğim düşlerin
Çizdiğim resimlerin
Düşlediğim anıların
Konuştuğum kelimelerin
Yazdığım şiirlerin
Hangi boyutundasın yaşadığım zamanın ?
Nankörlüğüyle kandırıldın mı sende zamanın ?
Büyüdüğünü zanettin mi?
Yalancı seslere kanmak istedin mi?
Dürüstlüğü özledin mi ?
Kızmayı , kandırmayı !
Zeki sandın mı kendini
Bulutların üstüne çıkabildin mi?
Paranın değerini bulabildin mi ?
Gücün tadına vardın mı ?
Boşluğu gördün mü ?
Kurduğun hayallerin eritti mi kemiklerini ?
İçinden geldiği gibi davranma
İçinden geldiği gibi
İçinden
İçin
Çürümüş senin
Nefretin geçiş aşaması
Öfkenin yere düşen yumurtaya benzer , pis patlaması
Ayın çekim kuvvetini üzerinde hissedip etrafa fırlatlattığın objeler
Kaldıramadığın düşük ve uzun frekanslı sonsuz enerji
Karanlığın boğduğu fikir alanın
Yumrukların patladığı kum torbam
Boş ve anlamsız bakan yeşil dağlardan oluşan tuvalin
Vurmadımı yeteri kadar
Daha nerene yiyeceksin derken kavaldan çıkan tekmeyi
Tutmaya çalışmadın mı ağzınla
Geçecek herkesin dediği bu güzel yüzüm
Başka sarılacak yastık bul
Yalnızlığına bir hece de
“Dur”
Boğuk boğuk hatırladığın zamanının çoğunluğunu oluşturan mutlu anıların .
Neden küçük gelir ?
Hafızan yetersiz olmalı
Ölçüsünde zaman denilen şeyde büyüktü değil mi ?
Yada zaman ölçüsüzdü
Yada
Gün geçtikçe küçülen bişeydi zaten saniyede biten düşüntülerin arasında.
Üç günün bir saati
Şimdi aşkımın başkasının içinde patlama vakti !
Şimdi geldi .
Tanımadığım bir simanın
Tanımış numarasında koşarken arzu dimağın
Çok alkole rağmen yüksek bir riskle cialisin diktiği
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder