19 Ağustos 2025 Salı

Egoizm

 Ne kadar fedakar olabilirsin ki ? Bir başka hayatı kendi çıkarın olmadan ne kadar kaldırabileceksin? Bir kahraman veya herhangi bir bütünü yöneten bir yönetmen olmadığını düşün . Merhametin aşırısı narsistik hareketler sergiler . Barbar olan insan korkutmayı seçer bu en ilkel içgüdümüzdür. Kimin sınırlarını koyduğunu bilmediğiniz sahip olduğunuz arsaları düşünün bunu nasıl koruyacaksın . İçgüdüsel olarak ya savaşacaksın yada siyasete yönelip karşı tarafın fikrine ona vurmuyormuş gibi kelimelerle onu emirin altında bir subaymışçasına rütbe verdiğine inandıracaksın . Sancılı bir kabülleniş ama gerçek . 

Ya aşırı merhametliysen 

 Neden bu kadar alkol içiyorum yıllardır ? Sanırım merhametimetime bir ket vurmam gerektiğini kavrayıp bunu o merhametin sahibiyken gösteremediğim için . O yüzden hep başarısızdım . Aşırı uç duygularda gezmek gerçekten çok yorucu , bunu yaşayıp deneyeceğime 20 km yürüyüp gram şikayet etmem . Hızlı tempoda hemde . Kompleks yapıdaki beynimi basite indirgeyip kendime açıklama çabalarım hep bir belirsizlik koydu önüme . Nedir bu canımın istediğini yapmama engel koyan , sınırlarım mı , mantıksızlık veya delilik mi ? Uzaktan zamana bakınca zaten herşey belli . Şuan zeka diye bize dayatılan düşünme sabrına dayalı ileri görüşlülük senin veya başka birinin zaman denilen doğrusal bir 3 boyutlu çizginin ileride ne olacağını senin yüzeyinde belirtir . Benim sebebim ve yahutta aklımdan zeki bir yanımın merhametimi bilip onu kandırmaya çalışmasının ön gösterime sunacağı ilm özelliğim merhametimdi . Göremedim bu kadar güçlü ve etkileyici olupta merhameti yüzünden kendine saldıranı . Sevmiyordum içten içe , annemin menopoz döneminde çocukluk geçirmemden diye yoruyorum ilkel aklımla dışarıdan aldığım fikirlerle . Peki çözümü neydi . Kavga etmekti ilk eylem . Kim ederdiki benimle . İp gibi bir vücuda sahip koruyacağının garantisini bulan nu kasvetim , karşı tarafın kendisini feda etmeye yedirememesiydi kendince . Çok aşağılandım , hor görüldüm içten içe öyle olmadığımı bildiğim şeyler bana aptallığımı yaratıcı zekama göre yorumlayıp kendime düşmam kesildiğimden ötürü tezahürümdü tüm benliğim . Çok altını eşeledim , sürekli sevilmek istedim . Dikkat çeken dış benliğim mıknatıs misali çekti hep beni sevmek isteyenlere . Tanıdıklarında acımaları beni sadece köpürttü , eskisi gibi aciz hissettirmeye başlattı beni . Bense gördüğüm kadarıyla sert olmalıydım , cesaret mi boş gereksiz olup olmasını bildiğin birşeye cesaret duymazsın yapar yada yapmazsın . Yaşadığım bu yerde savunulacak hiç bir algı yok gerçekten savunanlarda gereksiz duygusallardan öteye geçemezler yada çıkarları vardır . Çok kötü bir çıkarım ama maalesef benim görüşümce gerçek . Bunu benim gibi boş bir merhamet sahibi bir insanın kaldırması imkansız . Başkası kaldıramaz ama ben kaldırırım çünkü neler kaldırdım . Bu boktan düşünce insana güç vermiyor . Basit bir dinin bile felsefenin veya iyi düşüncelerin bile yayılmasının sebebi kazanılan savaşlardır . Küstahlık yapıp sürekli kötü düşünen aklımı sahte gülücük veya söylemlerde düzeltmenin sahte olduğunu o kadar kötü öğrendim ki yirmili yaşlarının ortasında hayatımda ilk sınırı çzizdim . Artık bir çizgi sahibiydim . Aynı çizgiyi defalarca karaladığımı görünce farklı biri olmak istedim . Daha net anlayışsız ve her istediğimi yapabilen o adam gibi . Yeraltından notlar .  Bunu okumadan önce kendime muhalif derdim . 

Peki insan istediği kadar özgür olduğunda ne olur . Bu kaygı getirir eğer yeteri kadar o doza ulaştıysa.

Peki ya çok özgür olursak o zaman ise ...

Canının istediği herşeyi yapabilecek iradeye sahipsen saldıysan artık kaygı senindir . Atlamayacağını bildiğin halde yüksek bir yerden karşıya bakarken buradan her an atlayabileceğim diye korkarsın ölümden bile korkmamana rağmen ki hayatını kaybetmenin korkusu yakınlarına yaşatacağın üzüntünün korkusunun merhametidir. Bu yüzden çıkmazsın yükseklere, korktuğunu zannediyorsan düşebileceğin , kendini atabileceğinin kaygısını taşıyorken , atlayıp atlamamanın senin elinde olmasına rağmen.

İnsan için vicdan özgürlüğünden daha etkileyici hiçbirşey yoktur yalnız hiç birşeyde onun kadar ızdırap vermez

" Bize daha fazla serbestlik vermeyi , üstümüzdeki vesayeti kaldırmayı deneyin bi , o zaman bir vesayet altına girmeye can atarız . "

Asalak

 Onunda üzülmesini istemiyorum bununda istemiyorum 

Lütfen ben kimsenin üzülmesini istemiyorum 

Alkole bağlı gözlerimin bendini çekip çekiştirip hayat mahfetmek mi 

Ben üzülmesin diye bu hayatı bitirmek bile istemiyorum 

Dile gelen her alışkanlığım düşlendirir düşüncelerimin kemiğini 

Zekam zaten yarım , yarım aklımla bu eziyet her şeyi bilmek istiyorum 

Birşey bilmek istemiyorum 

Kararsızlığım perde örecek gönül sussun istiyorum

Akıl dursun istemiyorum 

Basit biri çizgiydi yaşamım düşünce gerektirmeyen kendince kuralı olan 

Kural nedir istiyorum 

Kuran derttir istemiyorum 


Her yaşın aklı vardır 

Söylediğinde sayıyı sana birşeyler hatırlatır 

Asıl kancıklık mahrumiyettir hakkının 

Hak nedir bilmiyorum 

Kural koymaz sevmiyorum 


Bir yolu var haktandır hali 

Sonu yok uçurumda bile seni dinler illaki 

Gösterdiğim şeyler gerçek olsa bari 

 Kalbimi pir açıp boşken hiç göstermiyorum

18 Ağustos 2025 Pazartesi

Kambur

Geceler kaç kere geçti içimden,
Kaç kere…

Sinirlerime dokunarak
Zorla giydirdiler yüzüme bir tebessümü.
Oysa aklımda hiç yoktu.

Peşinden koştum,
Sonunda hep yarım kaldım.
Sanrıların gölgesinde
Beni anlayacak bir piri aradım.
Ve büyüdüm.
Belki bir tık ileri,
Belki bir ömür geri.

Zaman aktı.
Dün, yalnızca geçmişte kaldı.
Çığlıklarım kifayetsizdi.
Ağlarken köşeme çekildim.

Tanrı vergisi dedikleri yetenek,
Son çırpınışlarını Karadeniz gibi
Yüzüme vurdu.

İrkildim.

Bir takanın reisi gibi boşlukta savruldum.
Denize uçlaştım,
Anlamadığım bir basınçta boğuldum.

Dizlerine çığlık atarken sordum:
“Neden bana bu küsmelerin?”
Yaşım yetmez artık taşımaya.

“Gidemezsin lan!” demiştim zamanında .

Sonradan güvendiğim o sözler ...

Ama o sözler bile kandıramadı seni.

Sen unuttun.
Yüz kere yemin ettim,
Hatırlamıyorsun.
Aferin sana...
Mutsuzluğumuza bir imza daha.

Saymadın seneleri.
Ben unuttum kendi geçmişimi.
Aramazsan daha da,
Bulamazsın ukalalığımdan
Anlamadığın o beş seneyi.

Teşekkürler seni büyütene.

Ve tek dileğim:
Son anda kaybettiğin merhameti
Göster.
Benim gibi,
Mendil satan o suçsuz
Günahsız çocukların ellerine.

Son veda ile
Elveda geçmişim.

Kararsız bıraktığım hayatım,
Üst üste yığılmış bir enkaz.

Amacım yalnızca
“Boşuna yaşamadım” demekti.

Şimdi büyük konuşmalarımın kefaletine
Bütün arzularımı yatırıyorum.