29 Mart 2019 Cuma

Alametifarika ?

Elinde tutabileceğin bir madde var mı ?
Yoksa eskisinden de kurular mı ?
İnsan sonradan mı öğrenir ?
Yada öğrendiklerini sonradan mı yaşamına geçirir ?
Bilmek uygulayamadıktan sonra bir işe yarar mı ?
Peki insan nedir ?
Sevgi nedir?
Yalan mı ?

Kalp her attığında ölüme mi gider ?
Yoksa umuduna mı koşar ?
Peki acı nedir ?
Mutluluğun mükafatı mı? 
Evrimsel bir tepki mi ?
Sabrın sınavı mı ?
Dayanıklılık testi mi ?
Bittiğinde zamana karşı alçaklık mı?

Her buhranınında özlem midir rahatlık ?
Olduğunda farkedemediğin ,
Yada olur mu hiç varlık rahat ?
Yada geçmiş hep rahat mıdır ? 
Mutluluk hep geçmiş midir ?
Aslında özlem mi barındırır içinde ?
Bu bir çelişki değil midir ?
Bir dayanak mıdır zorluklara karşı ?
Zorluğun olmadığı bir yaşam vakti var mıdır hiç ?
Olmadığı zamanlar cahil midir kirpik uçları ?
Ne hafifletir onları ?
Kaç kelime vardır anlamlarına varılmaksızın ?
Olan kelimeler farklı olsa da aynı gibi mi ?

Hangisi güzeldir geçmiş ile gelecek arasından ?
Her ölen pişman mıdır ?
Sorular cevapların kendisi midir yoksa ?
Cevaplar gizler mi , yalan mı barındırır ?
Ya da tatmin mi edemez fani benliği ?
Doyurabilen birşey var mıdır ?
Ya da doyum yıkımın üstün gelmesinden sonra biten bir his midir ?
Geç denilen kavramın bir süresi var mıdır?
Dinozorlar geç mi kaldı ?
Ya da hep mi sonradan olur olgular ?

Ateş mi yakar yoksa yanan mı ateş çıkarır ?
Yada göz mü gerek onu görebilecek ?
Alevi görmeyene göz denir mi ?
Oynayana insan ?
Havlamayana köpek denir mi?

Adı hep var mıydı göllerin ?
Yoksa herkes farklı nesnelerden mi oluşturdu adını ?
Bir gölün birden fazla adı olur mu ?
Geri dön diyenememek olur mu ?
Herşeyin kuralı mı vardır ?
Öfkenin ki nedir ?
Gözyaşları alev söndürür mü ?

Yüzer mi dalgalar üzerinde ay göle vurduğunda  ?
Minik ayşe güler mi unutulmuş bir masaldaki prensini bulduğunda ?



27 Mart 2019 Çarşamba

Rezalet

Amacı kalmamak nasıl bir cümle anlarmısın ?
Bu cümleyi hiç amacı olmamış birinin bile anlayabileceğini düşünüyorum . E peki amaç yoksa yaşam niye . Kendini kandırabilecek bi cevap bulursun belkide yada verdiğin cevabın doğruluğunu sorgulayacak kadar piskopat biri olmuş çıkmışsındır artık . Zira inandığın dine göre yaşaman gerekiyodur oysaki sen o kadar ileri gitmek istersin ki  o dine gerçekten inanmadığını kendine iknaya başlamışsındır bile. Kendi kendinin şeytanı olabilmek için elinden geleni ardına koymazsın bi yandanda ümitsizce yardım istersin .  Piskopatsındır artık . Ama olmadığını ileriye sürecek bir dünya sav gösterirsin herkese . İçten içe bu durumu kabullenemeyişin sana bu dünyada cehennemi tattırır . Midenin ortasında hep bir alev vardır artık . Geçeceğini bilirsin ama geçmesinide istemezsin ve onu canlı tutmak için elinden geleni ardına koymazsın . Zira piskopatsındır artık . Ama değilsindirde .

Piskopat dediğin asan , kesen adamdır senin gözünde . Sen ise senden çelimsiz biri sana yumruğunu sıksa , ona yanağını dönmeye meyillisindir . İçindeki güç yok olmuşdur kendi sonuna düşünmeden koşarsın . Piskopatsındır çünkü . Ölümüne kendi ayaklarınla koşarsın ama suçu kadere atmayı düşünecek kadar zeki sanarsın kendini . Ve yine içten içe bilirsin ölümüne ne kadar hızlı koşarsan o senden o kadar hızlı uzaklaşır . Dünyayı bir enerji dalgasının sardığı görebilecek kadar açılmıştır gözün  belkide bu ateşin sönmesini bu yüzden istemezsin . Ve bunun doğru olabileceğinin ihtimalinin seni düşüreceği alçaklığı bilirsin , alçaklığıda sallamazsın pek ve yaptığına devam edersin , çünkü sen bir psikopatsındır .

Hatalarına sarılırsın , hatta onlarla yaşamaya alışırsın çünkü sana kendini en iyi onlar tanıtmıştır ve yine bilirsin öyle olmadığını ama sen pes edip ben oyum diyip kendi zebaniliğini yaparsın bu dünyada . Psikopatsın çünkü . Canın artık yanmaz , normalde sinirlenip bağıracağın şeyleri ben hakettin deyip tepki vermemen seni halen içten içe şaşırtsada güçlendiğinin farkındasındır ama onu gösterecek bir mecra aramazsın kendine , psikopatsındır çünkü .

Oyun alanın rüyalardır . Tasarlamadığın biçimde bilinç altın yaşaman gereken umudunu orada sürdürür . Bu kolaylığın farkına varmışsındır zira hiç birşey yapman gerekmez ki orada da yaşamak yerine gözlem yaparsın .  Adam  akıllı savaş alanına koşmak yerine direk savaşmayı beklersin ki savaş kapına gelmez avantajsız yerdesindir genede gelmez . Yatarsın kalkarsın hep aynı bahanelerle kısıtlarsın kendini .  Yaşadığın dünyayı sevmezsin ve fırsatını bulduğunda kibirinle o dünydakilerden farklı olmacağını da bilir dizlerinin üstünde yardım beklersin . Piskopatsındır çünkü .

Her boş kaldığında iç geçirir sinirlenir ama gülümsersin . Boş kalmak ızdıraptır senin için bunuda bilirsin . Kendini hiç bir şey dolduramayacak kadar küçük görürsün , kibrin tam tersini kendine yaparsın . Piskopatsındır çünkü .

Yaralarına bakar gülümsersin . Hepsine bir mana yüklemişsindir çoktan . Hafızana güvenememenin vermiş olduğu korkaklık seni buna itmiştir . Büyüdüğün caddelerde örnek alınacak kimse olmadığı için bu halde olduğu düşünür rahatlatırsın arada kendini , sonra o serserilere benzetirsin kendini , bok yersin soluduğun havayla . Boğarak öldürmek istersin kendini ama canına kıymet verdiğini göstermek için kendine kafama sıkarım dersin . Kendine nefret duymanın seni iyi yaptığını düşünür , geniş baktığında olmadığını bilir ve bu yüzdende daha da nefret duyarsın kendine . En büyük alçaklıkları kendine yaparsın . Piskopatsındır çünkü .

Yaratıcılığına güvenir ama onu hep birine itham etmek istersin ve bu yüzden ipin ucunu kör düğüme getirirsin . Dayak yiyip attığın yılları özlemişsindir . Herşeyin basit gözüktüğü yıllardır gözünde , sonra arkada olanları hatırlarsın insanların menfaatine küfredersin , sessizçe bağırışmalar kopar içinde ve sonrada hakecekmişim nasıl olsa diyip zebanilik yaparsın çocukluğuna . Sen bir piskopatsındır çünkü . 

Genede başkasını suçlamazsın en beğendiğin kral hareketin bu olur . Kaçırırsın sevdiklerini ama bunun senin yüzünden olduğunuda biliyosundur . Gel gitlerle yaşamak zülüm olmuştur senin için ama genede çekersin . Sonunda bişey olmadığını bilir gene çekersin . Ama güçlü olduğunada küfredersin . Ve zayıflatmak için kendiini elinden geleni yaparsın . Piskopatsındır çünkü .

Amacın kalmamıştır yada amaçların hep ikinci plandadır .Rota koymazsın kendine , nasıl hareket edeceğini bilemezsin . Ağlarsın her zaman ama gözünden bir damla yaş akmaz . Her gün verdiğin savaşı kaybedeceğini bile bile uzatırsın . Ve sonuna hala karar vermemişsindir . Karar istersin yalvararak , amaç istersin , umut ... Hiç birşeyin kalmadığını düşünür kendine alçakça sırt dönersin.

Sen bir piskopatsın.

21 Mart 2019 Perşembe

Matematk

 Ne anlamı kalır ki bu gözlerin , şu su dolu vazoda
 Yada kelimeler ne anlatır , anlamlı bir kelime işitmediğin bu kalabalık çığlığın ortasında
Başarılar ne ifade eder , hakettiği gibi kutlanılmadığında 
Boşlukta mı sesin , yoksa ben mi boşum bu kadar koşuşturmanın ardında 
 Yanına gelecek gibiyim ama göremeyeceğim seni

Bir umuttu - yaşatan insanı , artık merdiven gibi yaşam
Bakışlarım mı değişti . yoksa ben mi görüyorum artık
Sen kimsin ? -
Kafam karışıyor  - gibi yine
Kim idin - bu kadar saniye ?
Kaç saniye - sürdü ?
 Merakımı cevaplar mısın yoksa yaptığını mı yapacaksın ?
Peki 
 Belkide bir arayıştır yaşam , sürekli sana rağmen devam etmem gereken 
 Ben daha çok şikayetçiyim

 Mora çalan eflatunun yanındaki asaletini korumaya çalışan ağaçlar gibiyim
 Bu karanlıkta sırıtıyorum ve yanlış gözüküyor yansımam
 Güldün mü yada anladın mı ?
Anlamıyordun ya !
 Daha da sakladıklarımı buldun mu ?
Uğraşın yok bence ,
Başka şeyler - verirdim  ama tasma mı yapacaksın bilemezdim
Bu kadar emin ama kararsızım 
Ama ben geldim bir şekilde
Yada bir şekildi yaşamak ölene kadar sonunun neresi olduğunu bilemeyeceğimiz 
 Ve her sıkıldığımda elimizi kalemimden çekmek istediğim
Palavra !

Ağla ki şansım olsun 
Dök gözyaşlarını defterime ki baştan yaratayım 
Ya da boş ver 
Gözlerinde ki anlamı kelimelerde olmayan ışık uyuşturuyor beni
Ben hazır değilim 
Aslında çok hazırım
Ama , ben 
Değilim

Söz verirdim sana ama o kadar yalansın ki inanmazsın 
Sen değilsin !
Sen 
Kal-kmış yeni insan eli değmiş bir yavru kuş
Ben bir yavru sığırcığın annesi 
Yansımadaki
Karanlık
Mordayım
Söz !

15 Mart 2019 Cuma

Anlık Boş Duygular

Belki de dünya küçüktür , belki  biz yanlış yaşamışızdır  . İsteyerek yanlış yapmadım ki . Ama bunu farkettim  . Buda bişey değil mi ? Her yaşadığı buhranda çalışan kafam ve onu orada uçurmak isteyen ben .
Her çektiği sıkıntıda düzelen ve  her mutlu olduğunda gene dağıtan ben  .
Kısır bir döngü !
Anlamını çözdüğünü sandığımız ve yaşadığımız hiç bir zaman da tam olarak çözemeyeceğimiz minik hayatlarımız .
Ve bir umuttan ibaret yaşamak !
Özlemişim lan !

Bazı dönem görüp bazı dönem göremiyormuş gibi oldun mu hiç ? Olmadıysan daha yeteri kadar korkmamışsın demek ki . Olmadığın gibi biri gibi davranmayı sormuyorum bile .
Korkusuz ama korkak diye bir şey ?

Korkunun aşırısı yalan getirir , eksikliğinin aşırısı da aptallığı . Her insanın bir korkusu vardır veya olmalıdır desem daha doğru ifade edebilmiş olacağım kendimi . Korku inanç getirir , güç getirir , bilgi getirir bunu böyle yazmaya kalksam  cümleler yan yana  getirildiğinde Nepale kadar gider heralde . Malesef kuzeye doğru oturuyorum , önümde deniz olsaydı ona sarılırdım galiba. Cümlelerime baktığımda garip bi belirsizlik görüyorum , belirsizlikte iyidir diri tutar adamı yada belirsiz akıllı bir adamın , diri durması gerekir . Hayat son yüzyılda , en fazla 80 -90 yıl yaşacak birine tavsiye verme yeri haline geldi , bunlarda benim tavsiyem o zaman zaten başaka bi boka yaramaya düşünmüyorum . Evet düşünmüyorum , samimiyim  istemiyorum boş konuşup arada insanlara iyi tavsiyeler verip , yazmaktan başka bi isteğim yok ve bu yüzden , bu tatlı gelen karamsarlığım .  Oysa ki yüzüm , hep güleç ve vücudum hep bi hareket peşinde ama bu beton korkuluklar yüzünden içten içe kafesteki bir hayvan gibi gözlerim hep bi mahsum . Gerçi doğaya salsalarda değişebileceğini sanmıyorum , hiç değilse  bağırırdım ama . Bağırmak isteyipte çok ses çıkacağını bildiğin için bağıramamak nasıl bir şey bilir misin ?  Ben biliyorum .  O kadar iyi biliyorum ki darıca hayvanat bahçesindeki kaplanın niye o kadar cansız olduğunu  anlıyorum . Orosbu çocukları , sırf para kazanmak için o hayvanın yapması gerektiği rutinini bölüp onun aslında hayatını aldığını anlamıyolar . Bu adamlar eğer kötü değilse kötülük hiç yoktur . Bak  , ben sikimsonik gösterişli veya değil (o kadar alakasızım yani)  bir hayvansever derneği üyesi değilim , boyut konusu kesinlikle tartışılmaya açık olabilir ama bu kötülüktür , aksini düşünen iyi biriyim demesin . O hayvanları korkuluklarla çevrili olduğunu görünce ne hissediyo anlıyorum ama malesef genede yaşıyolar , çünkü " hayvanlar " ve özgürlük talep edicek güce , yani akla sahip değiller . Nefretim tuttu gene kusura bakmayın , arada bende nefretle bakıyorum  bu dünyaya . Arada mı ? Yalancı ! Belilrli sıklıklarla diyelim o kadar da  değil .

Korkuluk demişken , nedir ki korkuluk  ? İnsanın korkmaması için yapılan  çit değil mi  basit olarak açıklamak gerekirse . Neden devrik cümle kuruyorum ki , hayır nedir  yani . Neyse ,  korku her zaman olmasada öldürür . Korkuluk çözüm yolu mu ?
Bir köprü düşünün , yerden mesafesi çok yüksek , öyle normal bi mesafe değil 500 metre mesela , bu köprünün de sizi düşürmeyecek kadar korkuluğunu var . Karşıya geçebilirmisin veyahut kaç kişi geçebilir karşıya yada geçemeyen biri nasıl geçer  ? Öncelikle , o köprüyü 500 m yükseklikten korkmayan biri rahatlıkla geçebilir hemfikiriz bunda değil mi , eğer korkuyorsan o korkuluk , değil düşmemen gereken boyut köprünün iki katı olsun siktin bak sittin değil siktin sene geçemezsin !
Ama her köprüde korkuluk boyutu aynı değil değil mi ? Memleketten memlekete değişiyor değil mi köprülerin korkulukları . Aslında yaşadığı coğrafya bir insanın hakkında çok şey verir elinize . buna ırksal olarakda bakabiliriz . Bizi biz yapan aslında yaşadığımız ortak engeller veya alışkanlıklarımızdır , Nepale kadar gidiyor yine . Bu yüzden , zenginlerle fakirler genellikle anlaşamaz . Neyse , köprüden geçmek için illaki o köprünün korkulukları olması gerekmez , o zaman ne yapmalı ? Geçecek adamın öncelikle yükseklikten korkmaması sonrada dengede yürümeyi bilmesi gerekir . Hayatı bazı dönemler çok yüksek bir köprüye benzetiyorum . Bu dünyada konuşmak kadar kolay bir şey yok .

Korkunun aşırısı yalan getirir demiştim , peki ya yalanın aşırısı ne yapar ? Şaşırtır adamı . Kişi herkesi kendinden bilir  . Şimdi vicdansız birine empati duyabilirmisin .  Ben tam olarak kuramam ama şunu da derim , ya insanların  vicdanı olmadığını düşünüp çok da siklemeyecek bu durumu  yada herkesten vicdansızlık görebileceğini görüp buna hep hazırlıklı olacak ve ya korkacak . Empati kuracaksanız bir karakterle bunu dediklerimi hatırlayın . Yazarlar olaylar başlamadan önce veya sonra empati kurdurmak istedikleri karakterleri bu yüzden tanıtırlar . Lafım meclisten dışarı , illaki böyle diye bi ısrarım yok yani asıl olay empati duyurabilmek mesele . Bak zevkide değişir ama bazen empati önce olur tanıtır , bazende tam tersi . Örnekler vermekten o kadar sıkıldım ki , anladığı halde düşünmeyip örnek isteyenleri göre göre . Anlatmıyorum artık . Atarımdaki boşluk canımı yakan mermilerin derime değmesinee izin veriyor , anlıyon mu ? Konuşmamaktan sıkıldım , bağırmamaktan sıkıldım  . Birine çok ısınınca , konuşmak yerine onu ısırasım geliyor .Arada hayvan olup olmadığımı sorguya çekiyorum , cevabı verilemeyecek sorular soruyorum kendime  . Bazen ölüm bir kurtuluş gibi ;  bazen de can yakan bir kabustan uyanıp gerçekle yanlışı ayıramadığın o ilk saniye gibi geliyor . Bazı cevaplar her gün değişiyor , bazıları her hafta . Onada alışıyorsun , o da değişiyor . İstediğin bir düzen yaratıyorsun kendine rahatlıyosun bir süre sonra bi bakıyosun sıkılmışsın , bide onu çekiyosun . gene Nepale gideceğim durdurmazsam .

" O kadar gerginim ki götüme kömür soksalar bir hafta sonra elmas olarak çıkar . "

Kafesteki hayvanlardan bahsetmiştim ya çitlerin ardına gömülü , heh işte o çitleri yeğlerim bu beton çitler yerine , tahtadan olma koşuluyla  tabiki . Her sabah kalkıp bir yerlere gittiğimde , gördüğüm o kadar zevksiz , maviye saplanıp , birinin aynı ve uzun beton bloklardan o kadar sıkılmıştım ki  , ona nazaran cennede benzeyen bir yere geçtim . Şimdi buradan da sıkıldım . Zaten en fazla 1 dk sonra o beton çitleri görüyorum . Şimdi bağırmak istiyorum ama aklıma ilk bizi kimin izlediği geliyo . O gülüş kalmadı gibi . Niye görüşümüzü kısıtladığımızı soruyorum . Bizi buraya tıkayıp parayı kazananlar kim bizi kime sergiliyolar . Ne kadar birbirine benzer ve nasıl bi coğrafya bu. Kim kime ,
neden , ne için ...

Bazen son sürat bağırmak kadar kolay rahatlamak  ve yapması bi o kadar da zor .

Sikerim ben yarım saatlik bir mesafe ardından bağırabileceğim bir yere koşuyorum .

Koşuyorum