25 Aralık 2014 Perşembe

E=mc²

Hooop!
Maraba miniksarmal döngülü sey ,veya şeyler neyse işte ondan . Bu gün çok  ayrı bi kafada başlayacagım 5 saatlik süper bi ara uykusundan sonra nükleer bir biçimde yazacagım ..
Heralde yazarım ya ..

Bu günü saygıdeğer insan Einstein amcama adadım , o bu dünyanın  umut adamı , altın çiçeği ve kanatsız kelebeğidir.

Nedense hep onu düşündüğümde aklıma  şu poz gelir




Hacit onun hayatından ,sevdiklerinden , zekasından bahsetmeyeceğim ..

Sadece basit bir formül emin ol ki sende seveceksin 

E=mc²

Nedir bu formül neyin peşinde Albert amca nasıl bulmuş , niye bulmuş vs. ?
Bu förmül basitçe enerji kütle ilişki formülü de amaç bunların arasındaki ilişki değil . Albert amca olaya bu kadar basit bakamaz dimi ..
Dilini yeddiiiim :P
Ama atom bomsının bulunmasına sebep olan förmül bu ... O kötü sahışlara en içten dileklerimizle küfürlere bogalım . Kemikleri kırılsın  küfürü bile hak etmeyen nefes almış şeylerin.

Hacit bi anda moral çöktü şerefsizlerin yüzünden  .. Ama Albert amcanın suçu yok rahat uyu dilini sevdiğim :)
Bu förmül kısaca dogaki herşeyin enerji olduğunu söyluyo  .. Her şeyin her şey .

HERRR..



ŞEY

Yani aslında kütle mütle hikaye olay enerjiden ibare ..

Aslında bu förmülü fizik adına yaptığıda aşikar bize böyle öğretiyolar .. Albert amca hareketli biriydi , dur durağı yoktu  rahmetlinin ve hep bi arayış içindeydi yani çok enrjik bir insandı . Dİğer  bilim adamları gibi sosyopat falan değildi . Keyifli bir yaşam sahibidir kendisi ve asla pes etmez .. Bu yanı takdire şayandır  .Hayvanları özellikle köpekleri çok severdi . Hatta Elsa yengemiz bir konuşmasında söyle demişti .
"onun köpeklerle çok sıradışı bir ilişkisi var onu çok iyi dinliyolar hatta Albert bazen kulaklarına bir şeyler fısıldıyor ve kopekler mimiklerini değiştiriyor"

Ama sevgisi sadece köpeklerle sınırlı değildi . eşlerini ve çocuklarınıda aşırı severdi .. İyi bir aile hayatıyla bilinir.

Rahat ve soguk kanlı konuşması onun en büyük avantajıydı  onu sevmeyen insanların sayısı bir parmagı geçmez niteliktedir .O da insan ilişkilerine çok önem verirdi. İyi nasihatlar ve babacan tavırlarıyla tam bir  hayat koçuydu. İnsanları çok iyi gaza getirir özgüven doldurması yapardı ..
Hepp gülerdiii...

Bİr gün kendi kendine düşündü ve bi kilit noktası olması lazım dedi  .

Kilit noktası  !

Her şeyin ortak özelliği fani evrende bir kilit noktası hisler ile madde arasında bir ortak özellik aradı !
düşüncelerini bilimsel çalışmaya döktü , amacı insanlara daha mutlu ve güzel yaşam sunabilmekti ..Albert amca asla insanların işlerini kolaylaştırmak  için ugraşmadı çünkim kolay şeyler insanı sıkıcılığa sürer ve fazla mutluluk vermezdi ...

İlk çalışmalarında tüm herşeyin hisleri oldugunu düşündü.. Çünkü herşey mükemmel bir uyum içindeydi  . Ve aynı zamanda karmasıktı , aynı insanlar gibi  bunun üzerinde yürüdü ...
Atomları bir grup insan kavimi gibi gördü savasılar insan kaybediyolar taraf degistiriyolar birleşiyorlar  vb.
yalnız sıkıntı bu atom ve bileşiklerin insan sayısını olmek için tabir gerekiyodu sonuçta atom altı parcacıkları oldugu biliniyodu ama bunlar kanıtlanamamıstı teknoloji o kadar ileri değildi ... Albert amca bu olaya cok basit bi yöntem buldu bileşiklerin kütlesini alacaktı bu onları buyuklugunu gosteriyordu .. Yani hangi kavim ne kadar hesabı .

Yalnız olay bu kadar basit olamazdı  bir şey daha lazımdı ..

 Albert amca çok düşündü..

Ve bir gün Milevayı gördü .. Onun ilk eşi daha tanışmamışlardı . Albert amca tabiki vuruldu Mileva yengeye :)
Ve en enerjik zamanlarını yaşıyodu hatta tüm çalışmayı yırtıp sadece love adlı bir makale yayınlacaktı bana kalırsa yayınlardıda :)

Ve o zaman lar aklına birden ilk gördü an geliverdi kafayı onun üzerine patlattı ne patlatmalar ne patlatmalar !

İşin garibide olayı buldu hızdı bir andan oldu herşey bir anda "aniden aniden "  ve diğer elemanda hızdı hız olarak aldı ..Ama hız ile kütle arasında ilişki kurmak ve her şeyin özünü bulmak bunlar nasıl olacaktı ?

Yıllarca başka değişkenlerde aradı bu arada coluk cocuga karıstı falan ..

Deneyler deneyler !

Hala tık yoktu  ortak seyden :( bulunması imkansız gibiydi ama o pes etmedi  . Aradı taradı yırtındı ama hala sakindi bulacagını biliyordu ...
Ve ilk baş herşeyin özüne bir sıfat takmalıydı .Tüm çalışmalarını buna yöneltti .

Herşeyin özü herşeyde olmalıydı ve bir terim belirtmeliydi iyi veya kötü  .

Hız ,  zaman ve gidilen yere baglıydı zaman 5 duyu dışındaydı . bu  onu algı gerektiren bir olgu yapıyodu .ve rasyoneldi .
Kütle de belli bir algı gerektiriyodu ve rasyoneldii.

Herşeyin özü ve onu belirleyen diğer degiskenlerde algı gerektirmeli ve rasyonel olmalıydı ..
Albert amca başka degişkenler aramayı bırakmıs kütle ve hız ile ilişki kurmak istiyordu .

Amaç çok basit kütleyi hızlandırmak ve hızın sınırı olup olmadıgı konusunda kafa yormak !

Ve burada çok pervansız bir şey elde edecekti işin içine zaman faktoru gircek e olaylar cok farklı yere gidecekti.

Hızın sınırı Albert ! Hız sınırlı bişey mi ?

Albert amca daha çok kafa yormuştu . Aklına gene Mİleva  geldi .Ah şu kadınlar ah Mİleva aghhh !
Milevayı ilk gördügünde yüzüne vuran o güneş ışığı ! Albert tesadüfen o ayrıntıya odaklandı ..

Evreka mı acaba

Albert amcanın aklına ışık takılmıştı ?Acaba yeni bir değişken mi bulmuştu .Ama ışık algısal değildi ! Ama vardı bu ışıkta bi iş !
Kütleyi hızlandırmak ! son hıza kadar ışık çok hızlıydı .Acaba ışık bir maddenin yüksek hızından dolayı mı bu hale gelmişti.

Herşeyin özü ışık mıydı  .Yoksa olay bitmişmiydi . Ama ışık bir enerji değil miydi . Enerji

Albert amca bir kaç bilimsel deneyden sonra ışıgın hızının karesiyle hareket eden kütlenin  enerjiye  dönüştügünü bulmuştu ..Bir kaç sene sonrada Milevadan ayrıldı . :)


Albert amca bu  förmülü  biz insanlar için türetmişken biz bu förmülle birbirimizi katlettik yaşasın insan ırkı yihhuuuu (gerçi insanlar farklı ırklardan :P)..
Albert amcaya gelecek olursak o yeni birini buldu ehuehehehehe . Çok sedviyorum bu adamın rahatlığını :D



Ve 55 senesinde huzur içinde öldü ...
Huzur İçinde Yat enerjisiyle unutulmayacak adam  ..

Sevin sevilin ve ışık hızında enerjiye dönüşeceginizi unutmayın :P
Çauuuvv!


24 Aralık 2014 Çarşamba

Minik ve Tatlı

Kücükken onu cok sevmiştim diğerlerinden cok farklıydı . Ama cocuktum dediğim gibi aşırı duygusaldım mantıığım  daha kalbimin önüne geçmemişti. Keşke hiç geçmeseydi gerçi ama hayat işte annemizde zamanında cocuktu babamızda dedemizde ...

Diğer gezegenler irili ufaklı kusaklı renkli falandı ama o sadece yuvarlak minik ve belirgin hiç bir özelliği olmayan gezegendi .Sanki biraz dışlanmıştı .O yüzden ona çok acırdım üzülürdüm ve o yüzden ona sevgimi sonuna kadar vermiştim . Her gece büyüsün diye dualar ediyodum  . Hayat bilgisi kitabında yüzeyini buyutuyor ona minik puantiyelerle süs veriyodum .

Sonra ne olduysa unuttum o minik gezegeni aklımdan bi anda cıkıverdi . Sokak maçları kavgalar falan derken adını bile unuttum . Ama dediğim gibi çocuktum  kararlarım hızlı değişiyodu herşeyi güzel görüyodum ve her şeyi yapıyodum ..

Ve işin garibi bu gezegen bana hep bi seyler hatırlatıyo . Ne zaman Plüton adını duysam hep 8 yaşındaki anılar geliyo o yüzden çok daraldığımda durmadan plüton plüton  diye sayıklarım ve sonrasın gülmeye başlarım ve tabiki kafam kıyakken :) ilk gelen şey annem , arkadaşı ve 3 arkadaşımla deniz kenarında bir sosyal tesise gezmeye gittiğimizi hatırlıyorum ... Orada bi tane basket sahasının potalarının altında minyatür kaleler vardı ,arkadaşlarla 2 ye 2 mac yapmıştık terden sırılsıklam olmuştuk . Annemin yanına gittimiştik devasa çantasından su vermişti bize içinde envai çeşit ot vardı  (sırgan ,kuzu kulagı vb) sonra ormanda ayeş almaca oynamıştık sonra deniz kenarında taş sektirdik ve tabiki dövüş olmazsa olmazdı . Hayat güzeldi lan  . O gün kü havanın rengi cok degişikti  cok güzel bir mavisi vardı denizde hafif acık yeşilimsiydi ...

Aklıma diğer gelen anıysa belkide zamanın guzelliginin nirvanaya vurduğu zamandı . Teknoloji ne çok ilerideydi nede çok geride .. Bilişim sektorunun orta dünyayı yeni yeni ele geçirdiği gunlerdi .. :ocukların dışarıda cirit attığı yaramazlığın moda olduğu son zamanlar  ! Büyük deprem olduktan sonraki 6-7 sene hiç görmediğim belkide goremeyecegim bir mahhalle evet evet mahalle yaşantısı oluşmuştu .. Artık o yıllarda insanlar birbirine hiç olmadıgı kadar baglıydı beraberdiler ve geceleri dışarısı cocuklar için çok guvendeydi ..
Neyse anıya gelecek olursak sanırım 7-8 yaşlarındaydım bir gece aniden  kar bastırdı .. Kar bastırdı ama ne kar görmen lazım bir anda hersey yarımmetre yukseldi  .. Ve işin garip tarafı elektrikler kesilmedi o zamanlar kesilirdi .. Annem birden bana heyecanla bagırdı dışarı bak diye  .. Herkesler dışarıdaydı ! Turuncu ışıklar  insanların ve karların uzerine vuruyodu  . Hemencecik hazırlanıp bizde dışarı çıktık ..Ve o kalabalığın ortamına kendimizi bıraktık . Eve geldiğimde yedigim karlar yüzünden bogazım sişmişti . Yarım saat sonrada elektrikler kesilmişti 2 hafta falanda okula gitmemiştik  :)

Öyle işte hacit Plüton bu  Pluton o karların renginde o minik gezegen vardı .Kilometrelerce uzaklardan bize ısıgıyla gulumsuyodu .O bizi hiç yargılamadı veya incitmedi hatta belkide mavi dünyamızı saldırılardan korudu .Peki  biz naptık ? Onu hor gürdük aşağıladık üstüne üstük bunu tüm dünyada ispatlamak için onu resmi olarak gezegenlikten çıkardık .. :@

İnsanlar hacit insanlar ..
Hepimiz lanet olasıca nankör varlıklarız  hepimiz pis birer ego sahibiyiz  ve kendi kendimizi yonlendiren kuklalarız !

Ama bazen aramızdan yine ego sahibi bencil ama iyi insanlar çıkabiliyo ..

Plütonu  tekrar aramıza katanlar gibi  işte öyle insanların yıldız gibi parlayan alınlarından öpmek istiyorum ..
Teşekkürler o adamlar teşekkürler gerçekten çok teşekkürler minik gezegenimizi tekrardan çocuklarımıza gösterdiğiniz için ..
Belki o minik gezegen  , kaç minik yüregin daha mumunu yakacak cakmak olacak.


ARAMIZA TEKRARDAN HOŞ GELDİN  MİNİK IŞIKLI GÜZELİKLER GÜZELİİ
PARLAK PLÜTONNN !!

NİCE MUTLU YAŞLARA !